Monastery of Saint Simeon Stylites the Younger

This is a wonderful historic place with jaw dropping views to Antakya and Samandag along the sea.
The ruins were left alone for centuries and vegetation has grown in the ancient pilgrimage place giving it a more mysterious aura. They have recently started cleaning the wonderful stone carvings and numbering them. I hope it doesn’t destroy the authenticity of this beautiful old place which is already affected by erection of numerous wind turbines all around the historic hill of wonders where Saint Simon brought his miracles, even on the very site of the ancient monastery.

An amazing historic monastery with 1000 years of history. Remaining’s are a little bit damaged but worth to see anyway!

One of the St Simeon monestry which placed at Antakya. Top of the hill but very good conditioned road.

Impressive monastery with the remains of the column of St Simeon the Younger. Amazing how earthquakes can topple even heavy arches. Perfect paved road leading up.

Currently (6/2019), Google maps has a break in the road up, so to navigate here, use a lower point in the road.

Very nice and interesting place, where you can enjoy walking in historical paths and watching its beauty around.

Very interesting place on the mountaintop. Not only are the ruins themselves interesting, but the view of samandag and the sea are lovely. The drive up is also nice.

It should be more popular since it deserves. It’s one of the ancient buildings in Antioch. You should visit for sure!!

Very interesting place, deserve to be more popular, Amazing view, Peace of mind.

Really good

Pilgrimms i dreamed qalking in this monastary... Such a beautiful place.. Somebody must restore the place..

cold and magnificent!

Amazing

Underrated!

Maalesef bölgenin tarihi değerleri yeterince korunmuyor ve bilinmiyor, st simon manastırı da titus tüneli gibi bunlardan biri.. şahane bir konumda, püfür püfür havasıyla ünlü antik kentleri aratmayacak bir güzelliğe sahip.. restorasyon yapılmamış, yeterince temiz tutulamamış bir tarih parçası. Yaklaşık 1500 yıllık bir manastırdan günümüze ulaşabilen bir yapının kalıntıları. Yine de gözünüzde canlandırabileceğiniz kadar ayakta kalabilmiş. Bölgedeyseniz ve tarihe meraklıysanız mutlaka görülmeli. Manzarası da muhteşem.

St. Simon Manastırı, Hıristiyanlığın ilk hac merkezlerinden biri. St. Simon Hatay'da doğuyor, milattan sonra 530 yıllarında Hatay'da büyük bir deprem oluyor ve ailesini kaybediyor. Bunun üzerine kendini dine veriyor. Burada 480 rakımlı dağın tepesine gelip tanrıya yakın olmak için kendini inzivaya çekiyor ve kayaya oyulmuş bir sütunun tepesinde 40 yıl kalarak tamamen tanrı ile bütünleşiyor, şifa dağıtıp dini vaazlar veriyor. Böylece ünü yayılınca akın akın tüm dünyadan ve Anadolu'dan insanlar manastıra geliyor ve Stilitler Tarikatı kuruluyor. Stilitler Tarikatı yani 'Terk-i Dünya Tarikatı'nın kurucusu St. Simon kabul ediliyor."

Ataçla gelinebilecek bir yer. Manastır zamanında çok şaşalı bir yer olduğunu harabeleri gördüğünüzde anlıyorsunuz. Yıkıntılar arasında gezerken eski halinin nasıl olduğunu hayal ederseniz gezdiğiniz yerden daha çok keyif alabilirsiniz. Ben mutlaka gitmişken uğrayın derim. Tarih meraklıları görmezse çok şey kaçırmış olur.

Mut'daki Alarahan manastırından sonra beni en çok etkileyen manastır kalıntısı. Antakya-Samandağ yolu ile Asi Irmağı arasında bir dağ üzerinde yer alan St. Simon Manastırı’na biz Musa dağından hareketle Değirmenbaşı Beldesi üzerinden ulaştık. Manastır Aknehir Beldesi sınırları içinde 479 metre yüksekliğinde bir tepeye kurulmuştur. St. Simone Stilist Manastırı ve eklentileri kısmen kayalar üzerine oyulmuş ve kesme taşlardan yapılmış bir yapı olup 132 x 160 metre ebatlarında dikdörtgen biçiminde bir alan üzerine yerleşmiştir. Yapı yıkılmış olmasına rağmen kalıntılar bile o kadar etkileyici ki hayran olmamak mümkün değil. Yolu çok güzel. Bu güne kadar gittiğim bu tür tarihi yerler içinde yolu tamamen parke taşlardan yapılmış ve bu taşların tamamen sağlam olduğu nadir yerlerden birisi. Fakat can sıkıcı bir durum var ki resimlerde de görüleceği üzere etrafta bulunan rüzgar santralları doğal ve tarihi yapıyı tahrip etmiş vaziyette. Zaten yolun düzgün olmasının sebebi de daha sonradan anladığımız bu rüzgar santrallarına ulaşım için yapılmış olması. Manastırı gezerken sanki kafanıza çarpacak hissi veren bu santrallara hangi kafa ile izin verilmiş anlaşılır gibi değil.

Bütün Hatayı tepeden görebileceğiniz bir manzaraya sahip olan bu manastıra ulaşım da oldukça kolaydı. Bayağı tahrip olmuş bir halde olsa da görülmeye değer bir yer.

Ana yoldan 6km giderek rüzgar tribünlerinin arasından geçerek tepeye çıkıyorsunuz. Yolu kilitli taş döşenmiş ve çok düzgün. Otopark var. Manastırın büyük bölümü yıkılmış ama yine de gitmeye değer. Manzara çok güzel ve bir adet seyir terası var. Giriş ücretsiz.

Hatay/Antakyaya uğradığınızda gidip görmeniz gereken bir yer.
Eşsiz bir manzaraya sahip, dev yapıları gördüğünüz zaman büyüleniyorsunuz. 😍
Yalnız gitmeden oranın açık olduğuna emin olmanızı tavsiye ediyorum çünkü bazen internette açık yazsa bile kapıların kapalı olduğunu duymuştum.